ARAŞTIRMA GELİŞTİRME (AR-GE) TEŞVİKLERİ
Dünyamızda, ulaşım, iletişim, elektrik ve manyetik sistemlerde "yeni teknolojiler" den yararlanmak o kadar hızlı ve büyük değişimler oluşturmuştur ki, dünyamız adeta küçük bir küresel "köy" haline dönüşmüştür. Teknolojik gelişmelerin temel amacı ve özü "daha az harcama ile kısa zamanda çok iş yaparak işletme karını maksimize" etmektir. Teknolojik gelişmeler nedeniyle dünyanın tek pazar haline dönüşmesi ve teknolojik gelişmeler iç dinamiği olan "bilgi üretimi" sanayi devriminin bitmesi ve "bilgi devrimi"nin başlamasına neden olmuştur. Artık, girişimciler yüksek teknolojiye dayalı üretken yatırımlara yönelmişler ve dünya için üretimi amaçlar olmuşlardır. Dünya için üretim, yenilikçi teknolojilere dayanmakta, yenilikçi teknolojide yenilikçi düşünceye ve problem çözme gibi beyin gücüne gereksinme duymaktadır. Bu nedenle yenilikçi ekonomik anlayışa "bilgi ekonomisi" ya da bilgi devrimi adı verilmektedir. Globalleşen yeni ekonomi anlayışının tek itici gücü ve onu ayakta tutan tek desteği süratle değişen ve gelişen yenilikçi teknolojidir.
Teknolojik gelişmeler içeren uğraşılar ise bir bütün olarak AR-GE çalışmalarıdır. Bu çalışmamızda ülkemizin söz konusu olan bilgi devriminin neresinde yer alabildiğinin sorusu genel hatlar halinde yanıtlanmak istenmiştir. Bu konudaki teşviklerin yeterliği de irdelenmeye çalışılmıştır.
II- TEKNOLOJİ VE DEĞİŞİM
Ekonomik değişimin itici gücü teknolojik yenilikler olmuştur. Teknolojik buluşlar sayesinde insanlar, tarım toplumuna, tarım toplumundan da sanayi toplumuna geçiş yapmayı başarmışlardır. |
 |
Şimdi de sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişlerin uğraşısı verilmektedir. Bilgi toplumunun uğraşısı ise, "Araştırma-Geliştirme (AR-GE)" adını verdiğimiz kavramın içinde odaklaşmaktadır. Teknoloji, ekonomik ilişkileri, toplumların sosyal yapısını çok yakından etkileyip insanlarının refahını artırmaktadır. Bu nedenle ülkeler arasında "Teknolojik rekabet" yarışı yapılmaktadır. Yarışta üstünlük sağlayan ülkeler ekonomide "lider" durumuna girmektedir. Teknolojik gelişmeler çok hızlanmış ve izlenme olanağı kalmamıştır. Klasik teknoloji anlayışı yerini "yüksek teknoloji" anlayışına bırakmıştır. İleri teknoloji ile anlayış mikroelektronik, enformasyon teknolojileri, ileri malzemeler, bio teknoloji gibi alanlara yönelmiştir. Teknolojik rekabet stratejileri de, bağımlı, fırsatları izleme, taklitçi, yenilikçi olabilmektedir. Ülkemizde henüz yüksek teknoloji anlayışının tamamen benimsendiği söylenemediği gibi rekabet stratejisi olarak da bağımlı, taklitçi, fırsatları izleme aşamaları içinde olduğu gözlenmektedir. Amaç, yenilikçi yüksek teknolojiler üretme olmalıdır. Zira, gelişen ekonomimizi üstün teknoloji rekabet yarışına sokabilecek biçimde yapılandırılamaz ise "Dünyanın globalleşmesinde" layık olduğumuz yeri elde etmemiz mümkün olamayacağı gibi, yarışta olan ülkelerin hegemonyasına girmekten de kurtulmamız mümkün olamayacaktır. Ülkemiz son yıllarda "yüksek teşvike yönelik "önlemler" alma gereğini duymuştur.
III- ARAŞTIRMA - GELİŞTİRME
(AR-GE)Araştırma, bilinmeyeni bilmeye, öğrenmeye yönelik yapılan bilimsel-teknolojik faaliyetlerdir. Geliştirme ise, mevcut bilgiyi ya da teknolojiyi yeni düzenlemelerle daha iyiye doğru yönlendirme faaliyetidir. (1)Araştırma-geliştirme bilimsel ve teknik bilgi birikimini artırmak amacıyla sistematik bir temele dayalı olarak yürütülen yaratıcı çaba ve bu bilgi birikiminin yeni uygulamalarda kullanımıdır. (2)Rekabet üstünlüğü sağlayan dünya işletmelerinin bu üstünlüklerinin "güç kaynağı" hiç şüphe yoktur ki "AR-GE'ye yaptıkları yatırıma bağlıdır. Bilimde "vermeden almak" yoktur. Ne oranda yatırım yaparsan o oranda sonuç alabilirsin. Ülkemizin teknolojik yarışta çok arkalarda kalması istenmiyor ise sadece "AR-GE" çalışmalarına önem ve öncelik verilmemesi "ileri teknoloji araştırma" alanlarında çalışacak "iş gücü"ne de öncelik ve önem verilmesi gerekmektedir.
Araştırmacı iş gücü, nitelikli bir iş gücüdür. Yetiştirilmesi, kendi araştırma "arzu"su yanında ayrı bir özenin gösterilmesini gerektirmektedir. Yetiştirilmesinde yurt içi, yurt dışı lisans üstü "mastır" ya da "doktora" düzeyinde bilgi kazandırılması zorunludur. Ülkemizde AR-
GE çalışmalarının bir kısmı "üniversite" bir kısmı "kamu kuruluşları" bir kısmı da "özel sektör" tarafından yürütülmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, 1995 yılında yapılan AR-GE çalışmalarının % 69'u üniversiteler, % 7'si kamu kuruluşları, % 24'ü özel teşebbüs tarafından yapılmıştır. (3) Özel teşebbüsün AR-GE çalışmalarına gereken önceliği ve önemi verdiği söylenemez. AR-GE çalışmalarının özellikle araştırmacı "iş gücü" yetiştirilmesi işleri üniversitelere düşmektedir. Türkiye'nin AR-GE harcamalarının gayrisafi milli hasılaya oranı da binde 40 civarındadır ve çok yetersizdir. Çalışan iş gücü içinde 10.000 kişide sadece 7-8 kişi AR-GE çalışmalarında görev almış bulunmaktadır. Bu oran da özellikle yarışı önde götüren ülkelere oranla çok düşük düzeydedir.
IV- ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME TEŞVİKLERİ
Ülkemizde AR-GE çalışmalarını teşvik amacıyla çıkarılmış 16 adet "yasal teşvik" mevcuttur. (4)Özel sektörü teşvik eden en önemli teşvik l Haziran 1995 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan teşviktir. AR-GE'yi teşvik eden yasal araçları; bilimsel olarak, Bakanlar Kurulu Kararı ve vergi yasaları olarak üç başlık altında toplamak mümkündür.
A- BİLİMSEL TEŞVİKLER
AR-GE çalışmalarına "bilimsel katkı" yaparak teşvik eden kuruluşları da kendi içinde; üniversiteler, kamusal kuruluşlar, gönüllü kuruluşlar olmak üzere üçe ayırmak mümkündür.
1- Üniversiteler: Son yıllarda üniversitelerin AR-GE harcamaları oldukça artış göstermiştir. Harcamalar daha çok sağlık bilimleri, mühendislik bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında yoğunlaşmıştır. Üniversiteler AR-GE çalışmalarında özel sektör ile işbirliği yapmaktadır. Bu işbirliğinin hiçbir zaman yeterli düzeyde olduğu söylenemez ise de sevindirici yönü giderek artış göstermesidir.
2- Kamusal Kuruluşlar: Devlet "üstün teknolojik gelişme'nin önemine inanarak, kendi kurduğu bir kısım örgütlerle AR-GE çalışmalarını teşvik etmek ve desteklemek istemektedir. Bu kamusal örgütlerin başında; "Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TEAK), Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü" gelmektedir. Bu kuruluşlar ülkemizdeki AR-GE çalışmalarına koşulları uygun olanlara "bilimsel" ve "parasal" hizmetler vermektedir.
3- Gönüllü Kuruluşlar: Bir kısım gönüllü kuruluşlarda AR-GE çalışmalarını direkt ya da endirekt olarak desteklemektedir. Gönüllü kuruluşların en başında; "Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Teknoloji Yönetimi Derneği, Buluş Adamları ve Araştırmacılar Derneği, Buluş Adamları Derneği, Bilim Merkezi Vakfı, Türk Bilim Tarihi Derneği" yer almaktadır.
B- BAKANLAR KURULU KARARI: Bakanlar Kurulu'nun 01.06.1995 tarihinde yayımlanan 95/2 Sayılı AR-GE yardımına ilişkin Kararı'na göre, "Sanayi kuruluşlarının, araştırmaya ve yeni ürün ile üretim yönetimi ve teknolojisini geliştirmeye yönelik projelerin uluslararası kurallara uygun olarak desteklenmesi amaçlanmaktadır. Amaçlanan destek ise; araştırma geliştirme giderlerinin belirli bir oranının karşılanması, sermaye desteği sağlanması olmak üzere iki türdedir. Sermaye kuruluşu ya mal ya da hizmet üretmiş olacaktır. Yeni üründen amaçta "üründe yenilik" bir diğer deyimle teknolojik açıdan yeni ürünü içermektedir. Üretim yönetiminde de "üretilmekte olan ürünlerin yeni tekniklerle üretilmesinde kullanılan bir yöntem" amaçlanmaktadır. Yeni ürün, yeni yöntem içeren AR-GE çalışmalarının hem giderlerinin bir bölümü hem de araştırma için kaynak sağlamak üzere "sermeye yardımı öngörülmektedir. AR-GE çalışma harcamalarının en fazla %50'si karşılanabilmekte stratejik odak konulu projelere "sermaye" desteği verilmektedir. Ay rıca AR-GE çalışmalarına bilimsel katkı da sağlanabilmektedir.
C- VERGİSEL TEŞVİKLER
Devlet tarafından AR-GE çalışmaları önemli kabul edilerek "vergisel" açı dan da belirli koşulları yerine getirmek koşuluyla desteklenmek istenmektedir. Vergisel teşvikleri; vergi ertelemesi ve taksitlendirme, vergi muafiyet bağış ve yardımlar, yatırım destekleri KOSGEB desteği olmak üzere üç başlık altında toplamak mümkündür.
l- Vergi Ertelemesi ve Taksitlendirme: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına eklenen hüküm ile kurumların işletme içi AR-GE faaliyetinde bulunmaları teşvik edilmiştir. Getirilen hükümle kurumların, yıl içinde yaptıkları AR-GE harcamalar tutarını geçmemek üzere, ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin %20'sinin kanun süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödeme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde ödenecektir. Ancak madde de sözü edilen AR-GE faaliyetlerinin yeni teknoloji arayışına yönelik faaliyetlerden olması gerekir. Aksi halde söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır. Bu haktan yararlanmak isteyen mükelleflerin Maliye Bakanlığı'na başvurmaları gerekmektedir.
2- Vergi Muafiyeti
Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre, kurulan vakıflarla bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara vergi muafiyeti tanınması ile ilgili usul ve esaslar 15.02.1990 tarih ve 20434 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeye göre, bilimsel AR-GE faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşların muafiyet şartlan şunlardır. Bilimsel AR-GE faaliyetinde bulunmak üzere kurulacak kurumların;
- Anonim şirket veya vakıf şeklinde kurulması,
- Amaçlarının; mevcut teknolojiyi geliştirme veya yeni teknoloji arayışına yönelik olması,
- Yatırımlarının "Yatırım Teşvik ve Yatırım İndirimi Belgesi"ne bağlanmış bulunması,
- TÜBİTAK, DPT, ile ilgili diğer bakanlık ve kuruluşların kuruma vergi muafiyeti verilmesinin uygun olacağı yolunda Maliye Bakanlığı'na olumlu görüş bildirmeleri (Vakıf şeklindeki kuruluşlar için, ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüşü alınır) şarttır.
- Vergi muafiyetinden yararlanmak isteyen vakıflar ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlar, senet veya sözleşmelerini bir dilekçeye ekleyerek Maliye Bakanlığı'na başvururlar. Maliye Bakanlığı bu esaslardaki şartlar çerçevesinde gerekli uygunluğu sağladıktan sonra, ilgili kuruluşların görüşlerini, merkez denetim elemanının raporunu, senet veya sözleşmenin bir örneğini, kendi görüşünü de ekleyerek Bakanlar Kurulu'ndan vergi muafiyeti kararı alınmak üzere Başbakanlığa gönderir.
3- Bağış ve Yardımlar: Bağış ve yardımlar, AR-GE faaliyetlerinin yaygınlaştırılması için, bu gibi faaliyetlerde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımların, gelir vergisi mükelleflerince yıllık beyanname ile bildirilen gelirlerden indirilmesi, kurumlar vergisi mükelleflerince ise, gider olarak yazılabilmesidir (GVK Md. 89/2 - KVK Md. 7/15).
4- Yatırım Destekleri: AR-GE yatırımlarına özel destekler getirilmiştir. Bunlar sırasıyla; yatırım indirimi, kredi sağlanması, dış kredi teminat mektubu giderlerine gider payı olarak özetlenebilir.
a- AR-GE yatırım projeleri: "özel önem taşıyan sektör yatırımı" sayıldığından %100 yatırım indiriminden yararlanmaları mümkündür.
b- AR-GE yatırımlarında araştırma projelerinin alet, makine ve teçhizat alımları ile yatırım giderlerinin %50' si bir kez olmak üzere fon kaynaklarından kredilendirilerek desteklenmektedir. 250 milyon ABD dolarını aşan AR-GE yatırım projelerinin tüm harcamalarının %50'si kredilendirilebilmektedir.
c- AR-GE yatırım projelerinin teminat mektubu giderlerinin %50'si katkı payı olarak devlet tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca AR-GE yatırın projelerine dahil malzemenin ithalinde fon alınmamaktadır.
5- KOSGEB Desteği: TÜBİTAK tarafından AR-GE yardımı uygulama esasları doğrultusunda yapılacak değerlendirme sonucunda desteklenmesi uygun görülen KOS (Küçük ve orta ölçekli sanayi) işletmelerine ait AR-GE projeleri KOSGEB'in vereceği ek destekten yararlanır. Bu destek TÜBİTAK ve KOSGEB tarafından onaylanan projeler için TÜBİTAK tarafından her dönem için düzenlenerek DTM'ye bildirilen AR-GE Proje Yardımı Bildirimi'nde belirtilen "firmaya ödenecek miktar"ın %20'si tutarındadır.
6- TEKNOPARK DESTEĞİ
AR-GE çalışmaları en zor çalışmalardır. Nitelikli "araştırma iş gücü" yanında özel laboratuar, makine ve teçhizata da gereksinme göstermektedir. Çalışma ortamını oluşturan özel laboratuar, makine ve teçhizatın toplandığı yere "Teknopark", "araştırma parkı", "ileri teknoloji geliştirme merkezi" gibi isimler verilmektedir. (5)Teknoparklar AR-GE çalışmalarının yapıldığı yerlerdir. Teknopark olmadan AR-GE çalışması yapmak hemen hemen olanaksızdır. Ülkemizde halen faaliyet gösteren teknoparkları; TÜBİTAK-MAM Teknoparkı (TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi), Orta Doğu Teknik Üniversitesi -Teknokent, İzmir Teknoparkı (İTAŞ) olmak üzere üç tanedir. Her üçünün de amacı AR-GE çalışmalarına olanak sağlamaktır. Her üçü de "kamusal yatırım"dır.
Teknoparklardan AR-GE çalışması yapmak ya da yaptırmak üzere gerçek ve tüzel girişimciler yararlanmaktadır. Teknoparklarda AR-GE çalışması yapan araştırmacı iş gücü çoğunlukla mühendislik ve temel bilimler dallarında doktora düzeyinde çalışma yapan kişilerden oluşmaktadır. Doktora çalışmalarını yöneten üniversite öğretim üyeleri de AR-GE çalışmalarını yakından denetlemekte ve katkı vermektedir. AR-GE çalışmaları takım çalışmalarıdır. Takım kurmadan çalışma yapılamaz. Teknoparklar AR-GE çalışmalarının yanında girişimcilerinin gereksinme duyduğu konularda onlara "danışmanlık hizmeti"de vermektedirler. AR-GE çalışmalarının özü ve temeli "yenilikçi düşünce ve problem çözme" uğraşısını içerir. Bu nedenle "düşünen" ve "problem çözme" becerisine sahip iş gücüne gereksinme gösterir. Teknoparkların tek başına varlığı bir anlam ifade etmez, düşünen ve problem çözen beyinlere ihtiyaç vardır.
VI- SONUÇ: Ülkemiz ekonomik sistemi kamusal ve özel girişimci olmak üzere karma bir ekonomiye sahiptir, sistem olarak da "Serbest Piyasa Ekonomisi" benimsenmiştir. Son yıllarda gerek kamusal gerekse özel girişimciler sadece ülke için değil dünya için mal ve hizmet üretir olmuşlar, dünyanın globalleşme kervanına katılmışlardır. Küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerimiz yavaş da olsa "fason üretim" ya da "yabancı patentli üretim" yapma yerine "yeni teknoloji" ile üretim yapma gereksinimi duymaya başlamışlardır. Devlet de "bilgi devrimi"nin önemini kavramış, kamusal olarak AR- GE çalışmalarını etkin bir şekilde destekleme teşviklerini uygulamaya koymuştur.
Teşvikler "araştırmacı iş gücü yetiştirilmesi", "teknoparklar kurulması", "vergisel" içeriklidir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerden gereksinme duyan girişimcilerin "yenilikçi teknoloji" gereksinmeleri yeterli düzeyde karşılanabilecek alt yapıya sahip ise de büyük ölçekli işletmelerin kamusal olsun özel girişimci olsun gereksinme duyacakları uzun vadeli maliyeti ve rizikosu yüksek yenilikçi teknoloji gereksinmelerinin tamamının karşılanması ne yazık ki henüz olanaksızdır. Bu konularda girişimcilerden de ısrarlı isteklerin geldiği de söylenemez. Teşvikler şimdilik yeterlidir. Girişimcilerin istemleri doğrultusunda artırılabilir ve çeşitlendirilebilir. Yeter ki girişimciler inanarak yenilikçi teknoloji üretimine gereksinme duysunlar. Globalleşmede, yenilikçi teknoloji üretiminde dünyada yaşanan yarışın oldukça sonlarındayız, biraz öne geçebilmek için kamu ve özellikle özel kesim, bu yarışta geri kalmamak için bu konuda yatırım yapması gerekmektedir.